Barış ve Eşitlik Partisi (BEP) Eğitim ve Emek Politikaları ile, İşçi Sendikalarından sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Halil Degismen 1 Mayıs Emek ve Dayanışma günü ardından bir basın açıklaması yayınlayarak isci ve emekcilerin sorunlarına degindi.
Halil Degismen açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
1 Mayıs işçilerin ve emekçilerin bayramydı. Bu bayram Türkiyede ilk kez 1923 yılında resmi olarak kutlanmış,2008 yılında “EMEK ve DAYANIŞMA GÜNÜ” olarak kutlanması kabül edilmiştir.27 Nisan 2009 da ise , Resmi Gazetede yayımlanarak 1 MAYIS resmi tatil ilan edilmiştir.
Sadece ülkemizde değil tüm dünya ülkelerinde 1 MAYIS işçinin ve emekçinin bayramı olarak kutlanan bu güzel ve anlamlı günün ülkemizde kutlanması ne acıdırki ızdırap dolu sonuçlarıda beraberinde getirmiştir.
Bu kutlamaların en kanlısı 1 MAYIS 1977
yılında yaşanmış ve 44 vatandaşımız hunharca katledilmiştir.
Bu yıl 1 MAYIS işçi ve emekçilerin bayramında DİSK başkanı Dr. ARZU ÇERKEZOĞLU ve 25 kişi Taksim meydanına çelenklerini bırakamadan darp edilmiş ve tutuklanmışlardır.
Bu tutuklamalardan önce HAK – İŞ ve
TÜRK – İŞ sendikaları çelenklerini bırakmış ve kutlama törenlerini yapmış,herhangi bir engelleme ile karşılaşmamışlardır .
Peki burada niçin tüm sendikalara eşit uygulama yapılmamış? Niçin DİSK’e
bu istenmiyen davranışlar sergilenmiştir
Toplumumuzun temel taşlarından olan sivil savunma örgütlerinin(SENDİKALARIN) işçilerimizin, çalışan emekçilerimizin sesi ve temsilcisidir. Sivil savunma örgütleri olan sendikaların suskun kalmaları veya suskun bırakılmaları, işçilerimizi ister istemez işverenlerin katı kuralları ile başbaşa bırakması demek olmaktadır.
Günümüzde CORONA virüsü ile mücadele edilirken,hükümetimizin 19 yaşın altındakilerin dışarı çıkması yasaklanmıştır.
Ancak,sanayideki ve küçük işletmelerdeki çalışan 19 yaş altı çocuk ışçilerin ve çıraklarin çalışması devam etmektedir.
Bu işyerlerinde çalışan çocuk işçiler ve çıraklar maalesef işyerlerine gitmek zorunda bırakıldı.
Çalışma ihtiyacı olmayan 19 yaş altı evlerinde kalmaya devam ederken ,
çalışmaya ihtiyacı olan çocuklarımız tüm tehlikelere rağmen işyerine gitmekte ve çalışmaktadırlar.
Ülkemizdeki bu çarpık çalışma düzenine dur diyen bir SENDİKA var mı?
Tabiiki bu sorunun cevabını hepimiz biliyoruz.
Peki çalışanlarinı koruyamayan, onların haklarını savunamayan bir örgüt nasıl oluyorda “SİVİL SAVUNMA ÖRGÜTÜ”
adı ile o masada oturabiliyor.. ?
Salgın günlerinde bile yeraltında yan yana çalışan işçilerimizin çalışma şartlarını düzenleyemeyen,onların haklarını savunamayan bir sivil savunma örgütü ile karşı karşıyayız.
SENDİKALAR,işçilerin ekonomik ve demokratik haklarıni savunan,patronlar karşısında güçlü olmalarıni sağlayan sivil savunma örgütleridir.
Sendikalar,devlete,siyasi iktidara, partilere karşı bağımsız bir örgüttür.
Daha genel biçimde ifade edersek ;
SENDİKA,işçinin birliğini etkin bir güce dönüştüren mekanizmalardır.
Şunuda hiç bir zaman unutmamalıyız
Yüzlerce,binlerce işcı yenilmez bir güçtür.
Sendikalar ise,diline,dinine,rengine,
siyasi görüşüne bakmaksızın bütün işçileri kapsayan bir kitle örgütüdür.
Unutmayalım ki, Patronlarkarşısında güçlü olmanın yolu,en az onlar kadar örgütlü olmaktan geçer.
Saygı ve Sevgilerimle