4- 10 Mayıs iş sağlığı ve güvenliği haftası kapsamında Seferihisar İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü bünyesinde gönüllü olarak oluşturulan Teos Acil Yardım ve Arama Kurtarma Ekibi ( TAYKE) iş birliğiyle “ Afet Farkındalık” konulu sempozyumu gerçekleştirildi.
Seferihisar’da “Afet Farkındalık” sempozyumuna İlçe Milli Eğitim Müdürü Ahmet Vehbi Koç,, AFAD ve AKUT Gönüllüleri, öğrenciler, öğretmenler katıldı.
Sempozyumda konuşmacı olarak Seferihisar İlçe MEMA Sınıfı İş Güvenliği Uzmanı Sibel Akça Pınar, Jeoloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Hasan Sözbilir, Yavuz Sultan Selim Köprüsü ve Kuzey otoyolu işletmesi iş sağlığı ve güvenliği şefi Erkan Mustafa Gürler ,9 Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı AD Prof. Dr. Alp Ergörün yer aldı.
Seferihisar Çağan Irmak Kültür Merkezinde gerçekleştirilen “ Afet Farkındalık” sempozyumunun açılışı Seferihisar İlçe MEMA Sınıfı İş Güvenliği Uzmanı Sibel Akça Pınar’ın konuşmasıyla başladı.
Sempozyumun onur konuğu Yavuz Sultan Selim Köprüsü ve Kuzey otoyolu işletmesi iş sağlığı ve güvenliği şefi Erkan Mustafa Gürler sempozyumda bilgilendirme yaptı. Gürler “Son yaşadığımız deprem bize bir afet nasıl yönetilmez, organizasyon nasıl yapılmaz bir kez daha görmüş olduk. Ülke olarak kat edeceğimiz bu uzun ve meşakkatli yolda hepimize belirli sorumluluklar ve görevler düşmekte. Bu yolda ilk yapacağımız işse afet farkındalığını artırmak olacak. Afet farkındalığının artırılması da eğitimle mümkün. Burada afet yönetimi konusunda uzman hocalarımıza çok iş düşmekte” dedi.
Deprem Araştırma ve Uygulama Merkez Müdürü,FBE Deprem Yönetimi Anabilim Dalı Başkanı, AFAD- Afet Yönetimi Bilimsel Destek Kurulu Üyesi ve Jeoloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Hasan Sözbilir “ Depreme Dirençli Bir İzmir Yaratılabilir mi?” sorusunu gündeme getirdi
Prof. Hasan Sözbilir, konuşmasına “ Biz depreme dayanıklı bir ülke değiliz.
İzmir’de depremin şiddeti 8’e yükseldiğinde hem can veriyoruz, hem de denize yakınsak tsunamiyle karşı karşıya kalıyoruz. Bunun olmaması için öncelikle binaların depreme dayanıklı yapılması gerekiyor. Binaların yıkılması depreme dayanıklı yapılmadığını gösteriyor bize. Türkiye’deki son yüz yıldaki depremleri göz önüne aldığımızda 5’ten büyük depremlerde biz de sıkıntılar yaşanmaya başlıyor. 6’ı geçtiğindeyse insanlar ölmeye başlıyor. 7 Şiddetini geçtiğinde çok ciddi yıkımlar olmaya başlıyor. Türkiye ölçeğine baktığımızda 9 şiddetinde depremlerin daha önce yaşandığını görürüz. Bundan sonrada belli bir bölgede belirli bir büyüklükte deprem olduysa gelecekte de o yerlerde deprem olacak anlamına geliyor. Öte taraftan İzmir’de çok sağlam yerler var. Ama biz sağlam olmayan yerlere çoğunlukla yerleşmişiz. İzmir’in geçmiş depremlerine baktığımızda 10 büyüklüğünde depremler yaşandığından gelecekte de bizi 10 büyüklüğünde depremler bizi bekliyor. Biz binalarımızı sağlam yaptığımız sürece değil 10, 12 hatta 13 büyüklüğünde depremler bile yaşansa yıkım olmaz. Olsa bile can kaybının olma ihtimali çok azdır. Şu an oluşturulan deprem yönetimi mevzuatı bire bir uygulansaydı şu an biz bunların hiçbirini konuşmuş olmazdık. Ama Türkiye’de deprem yönetmeliğinde o kadar çok boşluk var ki bir deprem olduğunda can kaybımız da çok oluyor” dedi
Deprem çalışmaları kapsamında İzmir’de şu ana kadar 5 fay üzerinde çalıştık diyen Prof. Hasan Sözbilir, çalışma yürüttükleri faylardan olan Tuzlu fayının yakın zamanda deprem üretme potansiyeli olduğunu ifade ederek konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Tuzla fayı yaklaşık 2000 yıldır kırılmadığı ve bir fayın deprem üretme aralığının 2 bin yıl olduğunu sapladık. Dolayısıyla Tuzla fayı yakın bir gelecekte kırılma potansiyeli içerdiği bir fay. Bizim İzmir olarak bu faya uygun bir deprem senaryosu oluşturduğumuzda olası bir depremle çok rahat baş etmemiz mümkün” dedi
Sempozyumda 9 Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı AD Prof. Dr. Alp Ergörün’ de afet sonrası sağlık sorunları hakkında bilgi verdi “
Ergörün, “ Eğitim, barınma, sağlık, tuvalet, gıda gibi sorunlar deprem sonrasında meydana gelebilecek sorunların başında gelmektedir. Eğer deprem esnasında bu ihtiyaçlar giderilemiyorsa bunun devamında ciddi sağlık sorunlarıyla karşılaşmamız kaçınılmazdır. İnsanların bir arada aynı çadırda yaşamaya başlarıysa başta grip olmak üzere uyuz, kronik hastalıklar gibi çok fazla sağlık sorunu meydana gelir. Bunun için böyle durumlarda gereken halk sağlığı beklenmemeli. İnsanların sağlıklarını korumak için anında müdahale edilmedir. Sadece fiziksel sorunlar değil, psikolojik sorunlar da deprem sonrasında kendisini gösterir. Hatta önümüzdeki 10 yıl içinde çok ciddi psikolojik sağlık sorunlarıyla uğraşacağız ve bu psikolojik sorunlar yalnızca depremi yaşanlarda görünmeyecek. Deprem bölgesine giden herkes bu sorunlarla boğuşacak uzun bir süre. Bir kısım insan muhtemelen bu sorunlarla baş etmek için sigara ve alkole başvuracak. Hiç beklemediğimiz anlarda hüngür hüngür ağlamaya başlayacağız. Bir kısmınızın tansiyonu çıkacak. Akciğer sorunları yaşacağız. Bunları bilmemiz gerekiyor” ifadelerini kullandı
Gün boyu devam eden etkinlikler de Neşeli Bale deprem temalı çocuk gösterisi, Asil Nadir Anadolu Lisesi Müzik Öğretmeni Ahu Özcan ve Ufuk Çınargül’ün müzik dinletisiyle, Necat Hepkon Anadolu Liseli öğrencilerinin oratoryo gösterisi yer aldı. Yine Seferihisar’daki ögrencilerin hazırladığı afet farkındalık resim sergisi açılışı bir kokteyl eşliğinde gerçekleştirildi