Atatürkçü Düşünce Derneği, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği ve Eğitim-İş, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü kapsamında Seferihisar Pazar yerinde bir basın açıklaması gerçekleştirdi. Basın açıklamasını Atatürkçü Düşünce Derneği Başkanı Dilek Değeroğlu okudu.
Değeroğlu, açıklamasına Türk kadınını yücelterek başladı, “Ey kahraman Türk Kadını, sen yerlerde sürünmeye değil, omuzlar üzerinde göklere yükselmeye lâyıksın” ifadeleriyle duygularını dile getirdi. Açıklamada, 8 Mart’ın kökenine değinilerek, 1857’de ABD’de kadın dokuma işçilerinin greve gitmeleri sonucunda başlayan mücadele ve bu mücadelede yaşanan trajik olaylara vurgu yapıldı.
Dünya genelinde kadınların özgürlük ve eşitlik mücadelesinin devam ettiği belirtilen açıklamada, ülkemizde de kadınların sosyal adalet, eşitlik ve ekonomik güvenceler konusunda hala yeterince desteklenemediği ve yaşam haklarının tehdit altında olduğu vurgulandı. Laik Cumhuriyetin öngördüğü hakları kaybeden Türk Kadınına dikkat çekilen açıklamada, son yıllarda artan kadın cinayetleri ve şiddeti eleştirildi.
Atatürk Cumhuriyeti döneminde kadın haklarına yönelik önemli yasal düzenlemelerin yapıldığına vurgu yapılırken, Türk Kadınının birçok alanda Avrupa ülkelerinden önce haklarını kazandığı belirtildi. Açıklamada, “Türkiye Cumhuriyeti öncelikle bir Kadın Devrimidir” denilerek, kadın haklarına verilen önem üzerinde duruldu.
Ayrıca, 10 Aralık 1919’da Kastamonu’da gerçekleşen dünyanın ilk Kadın Mitingi ve kadınların Milli Mücadele’ye katkıları anılarak, Mustafa Kemal Atatürk’ün kadın haklarına olan inancı ve eşitlik vurgusu hatırlatıldı.
(Haber – Şaha Çimen )
Kutlama, kitleyi bilgilendirilerek yapıldığı için emeği geçen herkese teşekkürler. Kutlu olsun. Ne yazık ki günümüzde hepimiz kolaycı olduk. Dünya Emekçi Kadınlar gününü kutlayanların çok çok önemli çoğunluğu bu günün önemini ve tarihçesini bilmiyor. Yüzde ile tahminimi söyleyeyim; iyimser tahminle %70 konunun tarihi gerçeğini bilmiyor. %30u tarihçesini bilse bile ne çocuk gelinlerle ne de kadın cinayetleriyle ilgili eylem yapan, farkındalık yaratmaya çalışan örgütlenmelere yakın değil. Bu ülkede her yıl ortalama dörtyüz (400) kadın cinayeti yaşanıyor. Çocuk evliliklerin çoğu gizlendiğinden gerçek istatistik veri yok. Pedofili suçtur ama “küçüğün rızası varmış” diyen adalet bakanıyla, “bir kereden bir şey olmaz diye aile bakanıyla yönetildik/liyoruz. Bir Cumhurbaşkanımız 15 yaşında bir “çocuk”la evlenmiş, çünkü yasalarımız “rızası varsa 15 olur” diyor. Bunları sorun olarak görmek başka bir şey, sorun görüp çözmek için mücadele vermek başka.. Bu mücadelede “kadın cinayetlerini durdurma platformu” veya “çocuk gelinlere hayır platformu” vb gibi bir sosyal örgütlenmenin içinde yer alan, yer almasa da destek veren tüm kişi ve kuruluşlara saygı duyuyorum. Teşekkürlerim onlara.