Bir Diğer Enerji Krizi Kapıda mı?
(Dr. Armağan Örki – https://instagram.com/armgnrki)
1973 yılında yaşanan Arap İsrail Savaşı (Yom Kippur Savaşı) devam ederken İsrail’e olan desteğin önüne geçmek isteyen Petrol İhraç Eden Arap Ülkeleri (OAPEC) tarafından en gözde fosil yakıt konusunda bir adım atılmış ve küresel çapta etkileri hissedilen petrol krizi ortaya çıkmıştı.
Sanayinin petrole bağımlı olmasından ötürü, özellikle gelişmiş ülkelerde üretim sıkıntısı baş göstermiş, bunu da geniş işsizlik ve enflasyon takip etmişti.
Petrol ihracatının askıya alınmasındaki temel hedef ABD olsa da, ABD, kendi petrol rezervlerinden ötürü Avrupa ve Japonya kadar etkilenmemişti. Öte yandan petrolü bulunmayan sanayi ülkelerindeki etkiler daha geniş oldu.
Petrol krizi kısa süreliğine küresel çapta olumsuz sonuçlar doğurdu; ancak orta ve uzun vadeli düşünüldüğünde olumlu bir katkısı da oldu: Yenilenebilir enerji…
Almanya başta olmak üzere Avrupa genelinde farklı enerji kaynaklarına yönelim ortaya çıktı. Bugün Almanya’da güneş enerjisinden yararlanılmasında da Japonya’da dalga enerjisine dönük araştırma ve geliştirme sürecine önem verilmesinde de yaşanan bu yoksunluğun payı olduğunu söylemek mümkün… Ek olarak sosyal devlet anlayışında da bu krizin etkisini arayabiliriz.
Rusya ile Ukrayna arasında yaşananların ardından kısa süre önce Rus doğalgazının Avrupa’ya sevkinde ortaya çıkan durum, devletleri kimi önlemler almaya mecbur kıldı. Isıtma ve aydınlatma başta olmak üzere Avrupa’da alınan kısa vadeli ve çokta verimli olamayacağı öngörülen bu önlemler, 1970’li yıllarda yaşanan krizi kısmi de olsa anımsatıyor.
Suudi Arabistan’ın öncülüğündeki grubun petrol üretimini azaltma kararı alması da riske dair sinyal veriyor. ABD, alınan kararın ertelenmesi yönünde talepte bulundu. Eğer karar uygulanırsa Rus doğalgazının değeri de artmış olacak. Doğal olarak petrol ve doğalgazdaki fiyat artışı, elektrikle birlikte uluslararası piyasalardaki sanayi başta olmak üzere hemen hemen tüm ürün ve hizmetlerin fiyatını da artıracak.
Nihayetindeyse önceden de yaşandığı gibi işsizlik ve enflasyon…
Bu kış, basında ve siyasilerin ifadelerinde görüldüğü üzere özellikle Avrupa için soğuk geçebilir. Bununla birlikte ortalama elli yıl önceki olayın benzeri sonuçları da olacaktır. Daha fazla petrol ve doğalgaz arama çalışması, daha fazla güneş, rüzgar, dalga ve jeotermal gibi diğer seçeneklere yönelimin oluşması mümkün. İşin belki en olumlu yanı da enerji kullanımında tasarrufa gidilip karbon ayak izinin azaltılacak olması.
Hariçten dahile…
Bu aralar sosyal medyada ve çevrimiçi haber sitelerinde polislerimizin intiharları biraz sıklaşmaya başladı. Bir hafta kadar önce Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından yayınlanan bültende önleme çalışmalarına değinilip ekonomik, psikolojik ve ailevi nedenlerden ötürü bu olayların yaşandığı belirtildi.
İçişleri Bakanlığı da evlilik ve ailevi sorunlarla birlikte ekonomik, psikiyatrik ve duygusal konulara atıfta bulundu. İşin aslı mevcut polis maaşlarını asgari ücretle kıyaslayınca, bu konunun fazla bir ağırlığı olabileceği ikna etmiyor.
Çeşitli sivil toplum kuruluşları ve emekli emniyet mensuplarının ifadelerine göre kısmi de olsa baskı altında hissedilmesi de değerlendirmeye alınabilir. Diğer durum ise çalışma saatleriyle ilgili. Kısa süreli istirahat sonrası uzun saatler boyunca çalışma durumunda kalanların hem psikolojilerinin bozulması hem de beklenen verimi sağlayamaması bence dikkate alınmalı.
Emniyet personelinin çalışma gün ve saatleri, ilgili genelgeye göre uygulanır ve biraz olsun dinlenebilmeleri sağlanırsa, işlerinde daha başarılı olacakları da intihara sürükleyen streslerinin azalacağı da hesaba katılmalı.
Maaşları isterse iki katına çıksın, günde 15 saat civarı yoğun tempoda çalışan bir kişinin mutsuz hissetmesi gayet olağan görünüyor…
Sonraki yazıda görüşmek üzere…
DR.ARMAĞAN ÖRKİ